Geçtiğimiz hafta Seiba’nın uluslararası sertifika programlarından biri olan Anlatıcının Yolu’nun Ekim 2018-Haziran 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek ikinci programının duyurusunu yapmaya başladık. 21 Mart akşamı heyecanla beklenen eğitim programımızın tanıtım toplantısını gerçekleştireceğiz.
Hatırlarsınız, aralık ayında iki yıl süren programımızın ilk öğrencilerini üç gün süren bir anlatı şenliği ile mezun etmiştik. Bu hafta size Anlatıcının Yolu’nun ilk mezunlarından sevgili Nuran Abdullah’ı ve onun bu yoldaki hikâyesini anlatmak istedik. Keyifli okumalar dileriz…
Seni tanıyabilir miyiz Nuran?
Iraklı bir baba ve Türkiyeli bir annenin beş çocuğundan biriyim. Bağdat doğumluyum, 1959’da İstanbul’a göçtük. Ailem varını yoğunu çocuklarına güzel bir eğitim vermek için harcadı, çok iyi okullarda okuduk. Robert Koleji, ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme okudum. Okurken bir yandan da çalışıp, para kazanmaya başladık. Üniversiteden mezun olduğumda ilk çocuğumu, hemen sonraki yıl ikinci çocuğumu dünyaya getirdim ve yedi yıl onları büyüttüm.
İş yaşantım, 1986’da bilgisayar alanında hizmet veren aile şirketine pazarlama müdürü olarak katılmamla yeniden başladı, sonra genel müdürlüğe yükseldim. 1990’da aile şirketinden ayrılarak kendi şirketimi kurdum. Çalışanlarının yüzde ellisinden fazlasının kadın olmasına özen gösterdiğim, aynı zamanda çalışanlarımı da ortak ettiğim şirketimde 20 yıl boyunca aktif olarak yöneticilik yaptım.
2000 yılında kendi gelişimime zaman ayırmaya karar vererek işten yavaş yavaş çekildim ve Bilgi Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü’nde yüksek lisans yapmaya başladım. Başka bir dünya ve hayat olduğunu da bu zamanlarda fark ettim.
Hikâye Anlatıcılığı ile nasıl karşılaştın?
İlk torunumu kucağıma aldığımda “Ben sana masal anlatacağım” lafı çıktı ağzımdan. İsteğim ne kadar güçlüyse, kısa bir süre sonra yeğenlerimden biri beni yetişkinler için düzenlenen bir anlatı akşamına davet etti. Anlatıcılığın bir meslek olduğunu hiç bilmiyordum, duymamıştım bile. Fama’nın Evi Hikâye Anlatıcıları grubundan Nazlı Ç. Azazi, A. Senem Donatan, Şeyda Çevik ve Aslı Hazar yetişkin ömrümde dinlediğim ilk masalları anlattılar o akşam.
Nasıl bir deneyimdi?
Ağzım açık kalmıştı, öyle etkilenmiştim ki, çok geçmeden “Masal Evine Giriş” eğitimini aldım. Derken Nazlı, Anlatıcının Yolu adında bir eğitim başlatacaklarından bahsetti, ben de heyecan içerisinde ilk öğrencilerinden biri oldum.
Bir anlatıcı olmak için eğitim almaya karar verdiğinde çevrendeki insanların tepkileri nasıl oldu?
“Ben kimim?” “Neye ihtiyacım var ve ne istiyorum?” sorularının cevabını bulmak için pek çok kişisel gelişim çalışmasına katılmıştım. Anlatıcının Yolu’na başlamadan önce kimseye haber vermedim, çevremdeki insanlarla sonradan paylaştım. Zamanla onlar da bendeki değişimi gördüler ve dile getirdiler. Çocuklarımsa bütün bu arayışlarımı, kendini gerçekleştirmeye çalışan bir kadın olmamı hep desteklediler ve özellikle son zamanlarda iki yıllık eğitimin bana kattıklarını ilişkimizde deneyimlemeye başladık.
Anlatıcının Yolu’na başladıktan sonra neler değişti hayatında?
Eğitime başlarken niyetim masal anlatmayı öğrenmekti, yani eğitimin kazanımının sadece bu olacağını zannediyordum. Oysa içsel bir yolculuğa çıkıyormuşum, hayatım değişecekmiş, bunu sonradan anladım tabii.
Eğitimde ilerledikçe çok derin ve yeni bir dünyayla; beş duyumla fark edebildiğim dünyadan bambaşka bir dünyanın varlığıyla karşılaştım. Benim o güne kadar bildiğim dünyadan çok daha geniş ve sınırsızdı. Hani çocuklar çok hoşlandıkları bir şey yaparken her şeyi unutup sadece o andan duydukları keyfi yaşarlar ya, ben de tıpkı çocuklar gibi yeni dünyamın tadını çıkardım, yaşımı unuttum.
Her ay yaptığımız buluşmalarda yeni bir kapı açıldı önüme, hayatıma yeni bir şey eklendi. İç dünyam zenginleşti; oyun oynamayı, hayal kurmayı yeniden öğrenip okumalar yaparken dış dünya ile kurduğum ilişkim de değişir oldu. Kendimle barıştığımı, kalıcı bir mutluluğa adım attığımı hissettim.
2014 yılında o bebeği kucağına alıp “Ben sana masal anlatacağım” diyen Nuran ile 2018 yılının aralık ayındaki Nuran aynı kadın değil. Daha iyi masal anlatabiliyor muyum, hiçbir fikrim yok ama daha cesur olduğum kesin. Bu büyük ve yararlı değişimler de hem ailem hem de çevremle kurduğum ilişkilere yansıyor. Üstelik değişen sadece ben olmadım, 18 kişilik sınıfımda her bir bireyin inanılmaz derecede yol kat ettiğini gördüm.
İki yıllık eğitimin sonunda yeni bir meslek sahibi oldun, artık uluslararası olarak geçerli bir sertifikanın sahibisin. Anlatıcılığı profesyonel olarak yapmayı düşünüyor musun?
Kesinlikle. Başlarken anlatıcılıktan sosyal sorumluluk projelerinde yer almak üzere yararlanmayı hayal etmiştim. Şimdilerde böyle projeler karşıma çıkmaya başladı. Özellikle yaşlılar ve çocuklarla ilgili projelerde çalışmak istiyorum.
Bizim kültürümüzde, benim yaş grubum çoğu zaman hayatın dışına itiliyor. “Bizden geçti” diye bir kalıp var mesela, bu düşüncenin kölesi oluyoruz. Yaşıtlarımın çoğu böyle hissediyorlar, biliyorum. Ama hayatımızı değiştirmek ve bu inanç kalıbını kırmak bizim elimizde. Daha yapacak çok şeyimiz var.
Sence anlatıcılıkla ilgilenen ya da sadece hikâyeleri seven insanlar neden Anlatıcının Yolu’na katılmalılar?
Türkiye’nin çok iyi okullarından mezun bir kadın olarak Joseph Campbell gibi harika bir adamın varlığından bu eğitim sayesinde haberdar oldum. Anlatıcının Yolu çok zengin bir eğitim ve masal anlatmayı öğrenmek bunun önemli ama küçük bir parçası. 24 ay boyunca her bir derse mutluluktan uçarak gittim. Serpilip, gelişmemiz için çok güvenli bir ortam hazırlanmıştı.
Bu soru bana belki iki sene önce sorulmuş olsaydı farklı bir cevap verebilirdim. Bugünkü cevabım ise çok net. Kendiyle tanışmak isteyen, kendi hikâyesinin ne olduğunu bilmek isteyen ya da hikâyesini yeniden kurgulamak isteyen herkesin bu eğitimi alması gerektiğini düşünüyorum. Dedim ya, hayatımızı değiştirmek ve hikâyemizi yeniden yazmak bizim elimizde.